Hastanýn Kendi Saðlýðýný Riske Atmasý

Hasta tedaviyi yada teþhis için gerkli bir iþlemi yapmak istemez ise Hekim bunu mutlaka kayýt altýna alýp hastadan ya da kanuni vekilinden imza almak zorundadýr.

T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAÝRESÝ E. 2006/10057 K. 2006/13842 T. 19.10.2006

Davacý, yapýlan muayene sonucu yazýlan ilaçlarýn kullanýlmasý sonucu mide kanamasý geçirip ameliyat olmak zorunda kaldýðý, yani ilk uygulanan tedavinin kusurlu olduðu iddiasý ile bu davayý açmýþtýr. Bu durumda, davacýnýn mide kanamasý geçirmesi ve buna baðlý ameliyat olmasýnda, 13.09.2003 tarihinde davalý hastanede muayene olduðunda yazýlan reçetedeki ilaçlarýn ve kendisine uygulanan tedavinin týbbýn gereklerine uygun yapýlýp yapýlmadýðýnýn ve olayda doktor hatasý olup olmadýðýnýn tespiti gerekmektedir. 

Davadaki ileri sürülüþe göre, davanýn temelini vekillik sözleþmesi oluþturmakta olup, özen borcuna aykýrýlýða dayandýrýlmýþtýr ( BK m. 386-390 ). Vekil, vekalet görevine konu iþi görürken yöneldiði sonucun elde edilmemesinden sorumlu deðil ise de; bu sonuca ulaþmak için gösterdiði çabanýn yaptýðý iþlemlerin, eylemlerin ve davranýþlarýnýn özenli olmayýþýndan doðan zararlardan sorumludur. Vekilin sorumluluðu genel olarak iþçinin sorumluluðuna iliþkin kurallara baðlýdýr ( BK m. 390/2 ). Vekil, iþçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan dahi sorumludur ( BK m. 321/1 ). O nedenle, vekil konumunda olan doktorun meslek alaný içinde olan bütün kusurlarý, hafif dahi olsa sorumluluðunun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor, hastasýnýn zarar görmemesi için mesleki tüm þartlarý yerine getirmek, hastanýn durumunu, týbbi açýdan zamanýnda gecikmeksizin saptayýp, somut durumun gerektirdiði önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedavi yöntemini de gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadýr. Asgari düzeyde dahi olsa, tereddüt doðuran durumlarda, bu tereddüdü ortadan kaldýracak araþtýrmalar yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeþitli tedavi yöntemleri arasýnda bir tercih yaparken de hastanýn ve hastalýðýnýn özelliklerini göz önünde tutmalý, onu risk altýna sokacak tutum ve davranýþlardan kaçýnmalý, en emin yol seçilmedir. Gerçekten de hasta, tedavisini üstlenen meslek mensubu doktorundan tedavisinin bütün aþamalarýnda mesleðin gerektirdiði titiz bir ihtimam ve dikkati göstermesini, beden ve ruh saðlýðý ile ilgili tehlikelerden kendisini bilgilendirmesini güven içinde beklemek hakkýna sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK’nýn 394/1. maddesi hükmü uyarýnca, vekaleti gereði gibi ifa etmemiþ sayýlmalýdýr. Týbbýn gerek ve kurallarýna uygun davranýlmakla birlikte sonuç deðiþmemiþ ise, doktor sorumlu tutulmamalýdýr. 

Yapýlan bu açýklamalardan sonra somut olaya bakýldýðýnda, davalý, davacýya verilen ilaçlar arasýnda bulunan “E.. F.. tablet” adlý ilacýn mide hassasiyeti olan hastalarda yan etkisinin olabileceðini, ancak davacýya sorulmasýna raðmen böyle bir hassasiyeti olduðunu bildirmediðini savunmuþtur. Davacý, davalý tarafýndan bu ilaçla ilgili olarak kendisinin uyarýlmadýðýný ve mide þikayeti ile ilgili soru sorulmadýðýný bildirmiþtir. Diðer yandan, hükme esas alýnan Üroloji uzmaný olan tarafýndan hazýrlanan bilirkiþi raporunda; aðrý kesici etkisi yönüyle kullanýldýðý anlaþýlan E.. F.. tablet türü ilaçlarýn mide baðýrsak sisteminde rahatsýzlýðý bulunan hastalarda dikkatli kullanýlmasý, mümkünse kullanýmýndan kaçýnýlmasý, mide kanamasýnýn bu tür ilaçlarýn beklenebilecek yan etkisi olduðundan, kullanýlmasý zorunluluk arz ediyorsa mide koruyucu bir ilaçla birlikte kullanýlmasýnýn uygun olacaðý þeklinde görüþ bildirilmesine raðmen; hekimin beyaný gözetilerek hastanýn önceden uyarýlmýþ olduðunun kabulü ile ortaya çýkan komplikasyonlarýn tamamen ilacýn yan etkisi olup, davalýlarýn kusurlarýnýn olmadýðý kanaatine varýlmýþtýr. Davalý tarafýndan davacýnýn bu konuda bilgilendirildiðine ve gerekli önlemlerin alýndýðýna iliþkin davalý doktorun mücerret beyaný dýþýnda dosyada herhangi bir bulgu ve belge yoktur. Ayrýca, tedavi öncesi mide þikayeti olan davacýnýn bu konuda uyarýlmasýna ve soru sorulmasýna raðmen, kendi saðlýðýný riske atacak þekilde bu durumu bildirmeyerek ve ýsrarla bu ilacý 9 gün kullanarak mide kanamasý geçirmesine sebebiyet vermesi de hayatýn olaðan akýþýna uygun düþmemektedir. Öyle olunca rapor, dosya içeriði ile uyuþmamaktadýr. Mahkemece davacýya uygulanan tedavide, doktor hata ve kusuru bulunup bulunmadýðý, Üniversiteden seçilecek üroloji, gastroloji, dahiliye uzmanlarýnýn bulunduðu üç kiþilik bilirkiþi heyetinden alýnacak açýklamalý, gerekçeli, denetime elveriþli raporla belirlenip, sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yeterli açýklamayý taþýmayan bilirkiþi raporuna dayanýlarak yazýlý þekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykýrý olup, bozma nedenidir.

Bu nedenle hastanýz tedaviyi red ederse,istediðiniz bir tahlil ya da iþlemi yapmaz ise.özellikle Kadýn-Doðum uzmanlarýnca istenen ikili Test Üçlü Test ya da Ýleri Düzey Obstetrik Ultrasound istemlerini yerine getirmez ise mutlaka ve mutlaka bunu kayýt altýna alýp hastaya ya da kanuni vekiline imzalatmanýz gerekir. Yine 16-20.haftalarda Üçlü Test yaptýrmak istemeyen bir Aile bebekleri Down Sendromu çýkýnca hekimi suçlayýp bize bunun önemini/ test yaptýrmamýz gerektiðini anlatmadý o nedenle Hekim kusurludur diye açýlan davada Hakim çok büyük bir tazminata hükmetmiþtir. Çünkü kayýt yükümlülüðü Hekimdedir.

Yine bir davada acile baþvuran köyde yaralanýp þehre gelen bir hastada tetanoz aþýsý önerilip hasta bunu red edip bunu kaydetmeyen hekim daha sonra hasta tetanos tanýsý konup öldüðünde mirasçýlarý tarafýndan açýlan davada kusurlu bulunup yüklü tazminat ödemiþlerdir.

---

•