BU BESÝNLER GRÝP VE SOÐUK ALGINLIÐINA ÝYÝ GELÝYOR
Kýþ mevsiminde baðýþýklýk sistemi zayýflýyor, yetiþkinler ve özellikle çocuklar hastalýklara açýk hale geliyor. Vücutta enfeksiyon olduðunda iþtahsýzlýk görülmesi sebebiyle besin alýmý da azalýyor. Grip ve soðuk algýnlýðýna yakalanma riskini azaltmak ve hasta olduktan sonra da hýzla iyileþmek için dengeli ve yeterli beslenmeye özen gösterilmesi gerekiyor. Memorial Þiþli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Semahat Burcu Sel, grip ya da soðuk algýnlýðý durumunda tüketilmesi gereken besinler hakkýnda bilgi verdi.
Enfeksiyon hastalýklarýnda enerji alýmý daha fazla olmalý
Enfeksiyon hastalýklarýnda genel olarak vücudun enerji gereksinimi artmaktadýr. Çünkü ateþ bu hastalýklarda sýk görülen bir bulgudur. Vücut ýsýsýnýn 1 derece yükselmesi ise bazal metabolizma hýzýnda %10-12 oranýnda bir artýþ getirmektedir. Bu yüzden enerji alýmý normalden biraz daha fazla olmalýdýr. Ancak aþýrý beslenmenin de solunum yükünü artýrdýðý unutulmamalýdýr. Enerji ihtiyacýnýn karþýlanmasý için; protein, posa, vitamin ve minerallerden zengin bir beslenme programý uygulanmalýdýr. Su tüketimi, olasý sývý kaybý nedeniyle 2,5-3 lt. civarýnda olmalýdýr. Özellikle üst solunum yollarý enfeksiyonlarýnda baðýþýklýk sistemine destek saðlayacak vitamin, mineral ve besinler þunlardýr:
C vitamini: En iyi antioksidan vitaminlerden biridir. Eðer C vitamini vitamin formunda deðil de besinlerden alýnýrsa bu gýdalardaki fotokimyasal maddelerden de yararlanýlýr. Böylece vücuttaki savaþçý hücreler de güçlenir. Gün içinde domates, taze biber, roka, maydanoz, mandalina, greyfurt, portakal, nar, kuþburnu ve kivi gibi C vitamini içeren besinler tüketilmelidir.
Çinko ve selenyum: Baðýþýklýk sistemi için önemli minerallerdir. Selenyum; deniz ürünleri, et, soðan ve sarýmsakta bulunur. Çinko ise kabak çekirdeði baþta olmak üzere; çið fýndýk, ceviz, badem gibi yaðlý tohumlar, hindi eti, kuzu eti, kuþkonmaz ve mantarda bulunur. Bu minerallerin antioksidan etkisi yüksektir ve vücudun toksinlere karþý savaþan hücrelerini güçlendirirler.
Omega 3 yað asitleri: Bunlar en deðerli yaðlardýr. Baðýþýklýk, beyin ve sinir sistemi, psikoloji, kalp-damar saðlýðý için olmazsa olmaz bir besin ögesidir. Balýk mevsiminin baþlamasý ile haftada mutlaka 2 gün balýk yenmelidir. Balýk omega-3 dýþýnda vücudun üretemediði elzem aminoasitleri de içerir ki bunlar hücrelerin yenilenmesi ve yaþlanmaya karþýn gereklidir. Çið fýndýk, ceviz, badem gibi yaðlý tohumlar da Omega 3 içermektedir.
Beta-karoten: Sarý-turuncu bitkilerde bulunmakta ve en kuvvetli antioksidanlar arasýnda yer almaktadýr. Balkabaðý, havuç, ananas, hurma ve kayýsý en fazla beta-karoten içeren sebze ve meyvelerdir.
Kuersetin; Turunçgiller, elma, kýrmýzý üzüm, soðan, çilek, dut, böðürtlen gibi meyveler ve kýrmýzý soðan gibi besinlerin kabuklarýnda bulunan bir pigmenttir. Kansere, kalp hastalýklarýna karþý koruyucu etkisi vardýr. Baðýþýklýk sistemi ve cilt saðlýðý için önemlidir ve güçlü bir antioksidandýr.
Prebiyotik besinler, baðýrsak saðlýðý bütün vücudu etkilemektedir. Baðýrsaklarda ne kadar probiyotik bakteri varsa metabolizma o kadar güçlü olur. Bu bakterileri artýrmak için prebiyotik besinler tüketmelidir. Kefir ve probiyotik yoðurt bu bakterilerden zengin besinlerdir. Bunun yanýnda pancar, muz, pýrasa, enginar, sarýmsak ve soðan da bu bakterilerin artmasýný saðlar. Sarýmsak içinde kükürtlü bileþikler yanýnda A, B1 ve C vitamini de içeren çok faydalý bir besindir. Bu içerikler baðýþýklýðý kuvvetlendirerek ve hücreleri koruyarak antibiyotik, antiviral, antibakteriyel ve antifungal etki gösterir. Sarýmsaðýn bu etkilerinden yararlanabilmek için bütün olarak deðil çiðnenip, ezilerek tüketilmesi gerekmektedir.
Zencefil: Keskin tadý ve aromasý ile solunum yollarýný açýcý, sindirimi düzenleyici, toksin atýcý, gaz söktürücü ve antiseptik özellikleri vardýr. Çorbalarda, taze olarak sebze yemeklerinde ve salatalarda kullanýlabilir.
Zerdaçal (Kurkumin): Zerdeçalýn antiinflamatuar etkisinin yapýlan geniþ araþtýrmalar neticesinde kurkuminden kaynaklandýðý belirtilmektedir. Kurkumin inflamasyon ile iliþkili olan enzimleri düzenlemektedir. Ýnflamasyon iþleyiþinin; beyin, kalp - damar, akciðer, metabolik ve otoimmün hastalýklar gibi birçok kronik hastalýkta rolü olduðu bilinmektedir.
Kakule: Bakteri ve virüslere karþý etkilidir. Soðuk algýnlýðý, bronþit, öksürük, yüksek ateþ þikayetlerinin hafiflemesinde yararlýdýr. Baðýþýklýk sistemini destekler. Sýk sýk enfeksiyon hastalýklarýna yakalanan kiþilerde direnç oluþmasýna yardýmcý olur. Aðýz ve boðaz yangýlarýnda etkilidir.
Ekinezya: Üst solunum yolu enfeksiyonlarýna karþý koruyucu ve tedavi edici etkisi bulunmaktadýr. Baðýþýklýk sisteminin etkinliðini destekler. Son yayýnlanan çalýþmalara göre ekinezya ürünleri, hem soðuk algýnlýðýna yol açan hem de uçuk virüs gibi virüsleri öldürüp, hem de virüslerin yol açtýðý iltihap etkenlerinin miktarýný kontrol ederek boðaz ve akciðerlerdeki iltihabýn yol açtýðý hasarý engellemektedir.
Ginseng: Yorgunluk, bitkinlik gibi durumlarda vücut direncini artýrýr. Baðýþýklýk sistemini düzenler ve destekler. Kan sulandýrýcý, kan basýncýný ve kan þekerini düzenleyici, sinir sistemini dengeleyici etkileri bilimsel olarak ortaya konulmuþtur. Þeker hastasý olmayan kiþilerde yemek sonrasý kullanýldýðýnda kan þekerinin yükselmesini önler. Ginseng, deðerli ve etkili bir bitkidir. Bu nedenle piyasada çok sayýda düþük kalitede ya da sahte ürün yer almaktadýr. Etkili olabilmesi için mutlaka güvenilir kaynaklý ürün satýn alýnmalýdýr.
Oolong ve rooibus çayý: Çay doðru bir þekilde demlendiðinde ve uygun miktarda tüketildiðinde antioksidan etki gösterir ve içindeki fenolik bileþenlerin kronik hastalýklara karþý koruyucu etkisi vardýr. Oolong çayýnýn antioksidan etkisi çok daha fazladýr, çünkü siyah çay ve yeþil çayýn birleþimidir. Rooibus çayýnýn da antioksidan oraný yüksektir ve çocuklar için güvenle kullanýlabilir. Oolong çayý kafein içerir ama rooibus çayý kafein içermez.
Beyaz çay: Beyaz çay için toplanan çay yapraklarý iþlenirken çok az okside olduðu için,yeþil çaya oranla daha fazla antioksidan içerir. Yeþil çay ile beyaz çayýn faydalarý aþaðý yukarý aynýdýr, ancak beyaz çayýn antioksidan kapasitesi daha fazladýr. Beyaz çayda bulunan kateþin vücutta oluþan serbest radikalleri engelleyerek kardiyovasküler hastalýklara, diyabete, kronik inflamasyonlara ve kansere karþý koruyuculuk gösterir. Bu yüzden;günde 1-2 fincan beyaz çay tüketerek baðýþýklýk sisteminize katkýda bulunabilirsiniz.