SAÄžLIK DÃœNYASI

DOKTOR ERSÝN ARSLAN ANISINA

DOKTOR ERSÝN ARSLAN ANISINA: ÝNSAN NASIL ÝNSAN OLMUÞTUR? VEYA ÝNSANSIZLAÞMA:

Milyonlarca yýl önce, gök boþluðunda sýcak bir gaz bulutu belirir. Bu bulut, uzun bir geliþme sonunda dünyamýz olacaktýr. Biz insanlar, artýk acý ve tatlý bütün serüvenlerimizi onun üstünde yaþamaya baþlayacaktýk. Ýnsanoðlunun öyküsü iþte bu güneþin parlak ýþýklarý altýnda çevrelenen bu bulutla baþlar. Sýcaklýk, bulutumuzdaki hidrojen ve oksijeni birleþtirip göðe uçurarak yaþamamýz için gerekli olan suyu saðlamýþtýr. Ancak kalýn bir tabaka halinde dünyamýzý saran bulut güneþ ýþýnlarýnýn dünyamýza ulaþmasýna engel oluyordu. Dünyamýz karanlýktý ve bundan ötürü de soðumasý hýzlanmýþtý. Bu soðumanýn milyonlarca yýl sürmüþ olma ihtimali yüksektir. Isý kaynama derecesinin altýna düþtüðü zaman, dünyamýzý çevreleyen bulut saðanak yaðmurlar halinde boþaldý. Böylece dünyadaki boþluklar su ile dolmaya baþlayarak okyanuslar oluþmaya baþladý. Oysa canlýlýðýn oluþmasý için tuzlu sular gerekiyordu. Tuz, okyanuslara uzun jeolojik çaðlar boyunca kara parçalarýndan taþýnmýþtý. Canlýlýðýn gerçekleþmesi iþte bu okyanuslarýn tuzlu sularýnda gerçekleþti. Okyanuslarda erimiþ olarak bulunan hidrokarbonlar birbiriyle birleþerek canlýlýðýn özdeði olan proteinleri oluþturdu.

Yaþamak devinimlilik demek. Taþýyla, topraðýyla, göðüyle, yýldýzýyla tüm evren yaþamakta. Biz bitkilerle hayvanlarý canlý, bunlarýn dýþýndakileri cansýz olarak tanýmlamýþýz. Canlý organizmanýn en geliþmiþi olan insandaysa düþünme ve bilgi edinme süreci çok özelleþmiþ sinirler aracýlýðýyla baþlamýþtýr.

Descartes’in ünlü “DÜÞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VARIM” sözü belki de insaný diðer canlýlardan en belirgin özelliktir. Peki insanoðlu milyonlarca yýl süren bu düþünme sürecine nasýl ulaþmýþtýr. Ýnsan, nasýl insan olmuþtur? Evrende insanlaþma süreci nasýl baþlamýþtýr? Ve bugünlere yani insansýzlaþma veya insanlýktan çýkma sürecine nasýl evrilmiþiz veya gelmiþizdir.

Hepimizin aklýna gelen ilk soru, insanýn nerede ve ne zaman ortaya çýktýðýdýr. Milyonlarca yýl süren bu dramatik serüvenin altýnda yatan bu sürecin bugün için anlaþýlmasýný saðlayan evrim yasasýdýr. Bu yasa Darwin’e göre doðal ayýklama ve ya da doðal seçmedir. Yaþam süresince yaþamayý baþaranlarýn ve ayakta kalanlarýn özellikleri daha da geliþerek kalýtýmsal olarak gelecek kuþaklara geçmektedir. Bu geçiþ ayný zamanda geliþmeyi de beraberinde getirmektedir.

Darwin’e göre böylesine bir evrim sonunda hayvandan insana geçiþte son halka maymundur. Ýnsan, çok geliþmiþ bir maymun türünün uygun koþullar altýnda evrimi sonunda meydana gelmiþtir. Gerçekte insanla hayvan arasýnda sanýldýðý kadar büyük bir uçurum yoktur. Hayvanýn insana oraný, tomurcuðun çiçeðe oranýdýr. Moleküler genetiðin bizi götürdüðü yer hoþumuza gitmese de bizi þempanze ile burun buruna getirmektedir. Protein benzerliðimiz %99’dur. Yanýlgý belki þuydu. Bir tür baþka bir türü doðuramaz. Bir türden ancak alt türler ortaya çýkar. Bu alt türlerde zaman akýþý içinde baþarýlý olanlar yani güçlüler soylarýný devam ettirirler veya yok olurlar. Darwin’in “Ýnsan maymundan türemiþtir.” sözündeki yanlýþlýk belki de þuradadýr. Aslýnda goril, þempanze, maymun dediðimiz “iri primat” takýmýnýn içinde insan da vardýr.


Hollandalý Anatomist Louis Bolk’a göre insanlarý doðadaki diðer varlýklardan ayýran baþkalaþma yani insanlaþma nedeni doðadaki diðer canlýlara göre olan bireysel geliþmedeki gecikmedir. Bolk, bunu “RETARDASYON KURAMI” olarak açýklar. Ýnsana özgü olan bir çok nitelik bu gecikmenin sonucudur. Hayvan doðduktan birkaç gün sonra yürür. Ýnsan ise ancak bir yýl sonra yürümeye baþlar. Hayvanýn büyümesi bir veya birkaç yýlda tamamlanýr. Ýnsanýn büyümesi ise yaklaþýk olarak ondokuz yýl sürer. Üreme ve üretme yeteneði hayvanlarda birkaç ay ya da birkaç yýlda, insanlarda ise onbeþ yýlda baþlar. Daha pek çok durumda insan uzun yýllar, doðuþ sýrasýnda ki durumda yani embriyonal durumunda kalýr. Her hayvan doðduðunda çevresine uyar, insansa bu güçsüzlüðünden dolayý çevreye uyamaz. Çünkü beyin-akýl geliþimi bunu saðlayacak kapasitede deðildir. Bu yüzden yaþayabilmesi için çevresini kendisine uydurmak zorundadýr. Bunun için bir zamana gereksinimi vardýr. Aslýnda tükenip yok olmamasý da bu gecikmeye baðlýdýr. Profesör Bolk’a göre bu gecikmenin nedeni bir iç engellemedir. Bu engellemeyi de hormonlar yapar. Engelleyici hormonlarýn çoðalmasý, beynin büyümesi ile orantýlýdýr. Zeka da beynin bedene göre büyüklüðüyle artmaktadýr. Ýnsanoðlu doðadaki diðer canlýlara olumsuz olan bu durumunu yani güçsüzlüðünü doðada var olmak için çevresini kendisine uydurabilmek için akýllanarak çözmüþtür. Böylece beyni büyümüþ, zekasý artmýþtýr. Diðer hayvanlar bulunduðu ortama göre yaþarken veya yaþamýný sürdürürken, insan iklim, doða vb. koþullarý fark etmeksizin dünyanýn her köþesinde yaþayabilmektedir.

Ýsviçreli zoolog Portmann’a göre insanoðlu doðduktan bir yýl sonra bile ana rahmindeki gibidir. Ýnsanýn erken doðuþundan gelen bu gecikme, ömrü boyunca sürer. Bu gecikme insan yavrusunun uzun süre ana babasý tarafýndan beslenmesini gerektirir. Güçsüzlüðün nedeni olan erken doðum, güçsüzlüðün gereði olan beyni zorlamýþtýr. Portmann’ýn bu görüþü Anatomist Bolt’la uyuþmaktadýr. Alman Antropologu Arnold Gehlen, ortak bir atadan geldikleri halde, insanla hayvan arasýnda bir nitelik farký bulunduðu kanýsýndadýr. Gehlen’e göre insanda bir hayvanlýk vardýr ama insanýn varlýðý bu hayvanlýðýn sýnýrýný aþtýktan sonra baþlar. Hayvanýn her organý çevreye uymadýr. Ýnsanýn hiçbir organý çevreyle uyumlu deðildir. Devekuþu step için, kutup ayýsý buzullar için yapýlmýþtýr. Buna karþý insanýn, doðanýn hiçbir koþuluna uygun gelen hiçbir organý yoktur. Ýnsan yaþamasýný, hayvan gibi çevreye uymasýna deðil, kendine özgü bir özellikle çevreyi kendisine uydurmasýna borçludur. Hayvan doða karþýsýnda tam ve uygun, insansa eksik ve doðaya karþýt bir varlýktýr. Hayvanýn bütün davranýþlarý doðanýn isteðine göre düzenlenmesine karþýlýk insanýn bütün davranýþlarý doðaya karþýdýr.

Ýnsan varlýðý, dik yürüme ve bunun ardýndan beynin büyümesi ve zekanýn ortaya çýkmasýyla baþlar. Dik yürüme, insanýn ellerini serbest kýlmýþtýr. Ayaklýk etmekten kurtulan eller boþ kalýnca, zekanýn güdümüyle, aletleri iþlemeye ve kullanmaya baþlamýþtýr. Hayvanýn çevresine baðýmlý olmasý ellerini kullanma özgürlüðünü kýsýtlamýþtýr. Doðaya karþý organlarý özelleþmeyen insan çevresine karþý özgürdür. Ýnsanlaþma sürecinin temel noktasý burada baþlamaktadýr. Çevresine baðýmlý hayvana karþýlýk, el ve akýl birlikteliðini kullanarak çevresine karþý özgür olan insan, insanlaþma sürecini baþlatmýþtýr. Bu aþamada insan özgürlüðünü henüz dili geliþmediði için beyin-el diyalektiðine borçludur. Bu yüzden uygunsuz koþullar altýnda yok olan hayvan türlerine karþýlýk insanoðlu her ortamda türünü sürdürmektedir. Beyin ve el, bütün özel veya olumsuz durumlar karþýsýnda insaný özgür kýlmýþtýr. Ýnsan bu çevre koþullarýný deðiþtirebilir. Veya onlara karþý savaþýp kendini koruyabilir. Böyle bir güç, insandan baþka hiçbir canlýda yoktur. Hayvan aletsiz yaþayabildiði halde insan aletsiz yaþayamaz. Ateþ, balta, silah, vb. gibi aletlere sahip olmayan insan doðayý yenemez ve tükenip gitmek zorunda kalýrdý.

Buna karþýn, insanla hayvan arasýnda hiçbir nitelik farký bulunmadýðýný, insanýn geliþmiþ zekalý bir hayvan olduðunu ileri süren kuramlarda vardýr. Bu kurama göre insan yetenekleri hayvan yeteneklerinin mükemmelleþmiþ bir biçimidir. Ýnsanlýk yapýyla hayvanlýk yapý arasýnda temelde bir ayrým olmadýðýný Köhler ileri sürmüþtür. Ýnsanlýk yapýda görülen organ eksikliklerini beyin tamamlamaktadýr.

 

Bilimsel bulgular, insaný insan edenin emek (iþ) olduðunu tanýtlýyor. Ýnsan, alet yapan bir hayvandýr. Elin geliþmesi, insanoðlunun baþkalaþýmýnda atýlmýþ en önemli adýmdýr. Kant’ýnda dediði gibi, el, dýþarýya doðru uzamýþ bir beyindir. Darwin’e göre atalarýmýz dik durmayý ve yürümeyi bir zorunluluk olarak ele almýþlarsa, bunun nedeni, ellerin baþka türlü iþler yapmýþ olmak için kullanýlmasýndandýr. Darwin’e göre elin özgür kalmasý maymundan insana geçiþin en önemli özelliðidir. Bugün elin kas, bað ve kemik dokusunun geliþmesi sonucudur ki Leonardo Vinci ve Rafael tablolarýný, Michelangelo heykellerini, Paganini müziðini, Gazi Yaþargil yeni cerrahi tekniklerini geliþtirmiþ ve ameliyatlarýný yapacak mükemmelliðe ulaþmýþtýr. Ama bu geliþimde en önemli organ el olmasýna karþýlýk tek baþýna yeterli deðildir. Bir diðer önemli organ olan göz, ellerin görevini üstüne almýþ, ellerin yükünü azaltmýþtýr. Görevi azalan el kendini bilgi iþleminden kurtararak daha çok eylemde bulunmuþtur. Böylece insan doðada o güne kadar bilinmeyenleri keþfetmeye baþlamýþtýr. Elin geliþmesi, insan yapýsýnýn bütün bölümlerini doðrudan doðruya etkilemiþtir. Elin iþi, iþin eli geliþtirmesi sonucu iþbirliði ve bunun sonucunda toplumsallýk doðmuþtur. Toplumsallýðýn geliþmesi insanlarýn birbirleriyle anlaþmalarýný saðlayan dilin oluþmasýný zorunlu kýlmýþtýr. Önce iþ, arkasýndan dilin geliþmesi insan beyninin geliþmesini arttýrmýþtýr. Sözcüklerin gücü insaný toplumsallaþtýrmýþtýr. Maymun çocuðuna hiçbir bilgi vermeden ölür. Ýnsan çocuðuna yirmi milyon yýllýk bir bilgi býrakýr. Dil, insangillere, kendisini diðer canlýlardan üstün kýlan en önemli özelliktir. Dilin kullanýlmaya baþlanmasý ile birlikte bu sefer dil-düþünce diyalektiði geliþmiþtir. Ýnsan dil ve düþüncesi zaman ve mekan kavramýný oluþturmuþtur. Bu baþarý, dil-düþünce gücüyle yani insanca bir baþarýdýr. Toplumsal yaþam insan bilincinin oluþmaya baþladýðýnýn bir göstergesidir. Çünkü insan, bütün insanlýðýn geliþmesinin bir ürünüdür.


Ýnsanlaþma sürecinin bir diðer geliþimi ise içgüdüleri ile hareket eden insanýn, beynin geliþimiyle beraber içgüdülerinin azalmasýdýr. Ýçgüdü bir düþünce iþi deðil, bir beden yapýsý iþidir. Ýçgüdüler öðrenilmezler ve deneme yoluyla kazanýlmazlar. Ýçgüdü öðrenildiði oranda azalmaktadýr. Bu açýdan bakýldýðýnda insan denen varlýkta içgüdü bulunmamasý gerekmektedir. Çünkü insan bir olay karþýsýnda içgüdüsel olarak davranmaz. Ýçgüdü belli bir olay karþýsýnda belli bir davranýþ þeklidir. Düþmanýný gören hayvan ya baðýrýr, ya kaçýrtýr veya saldýrýr. Ýnsanýn o anki davranýþý, sosyal, etnik ve entelektüel koþullarýna baðlýdýr. Ýnsanda içgüdüler deðil içgüdülerin kalýntýlarý olan içtepiler vardýr. Ýnsan, içgüdülerinin eksikliðini zekasýyla, organlarýnýn yetersizliðini de zekasýnýn üretimi olan teknikle gidermiþtir. Ýnsan, artýk kendini daha çok eyleme iten ele, dile ve akla götürmektedir. Sonuç olarak insanlaþma el-dil-akýl diyalektiði ile baþlamýþtýr. Bu ise tümüyle insanlaþma iþidir.


Ýnsanlýðýn evrimi milyonlarca yýldýr devam etmekte. Bugün bir arada olduðumuz meslektaþýmýz Ersin Arslan’a yapýlan kýyým öncesi ve sonrasýyla, dünyada ki paylaþým savaþlarý, yukarýda bahsettiðim insanlýðýn oluþum sürecinin hiç birine uymamaktadýr. Ýnsanlýk artýk geriye doðru giden bir sürece yönelmeye baþlamýþtýr.

Bugün geldiðimiz noktada artýk el-akýl-dil diyalektiði ortadan kalkmýþtýr. Beynimizin uzantýsý olan eller artýk saldýrý amacýyla kullanýlmaktadýr. Dün Dr. Ersin Arslan’ý öldüren eller bugün bir çok meslektaþýmýzý dövüyor, hatta öldürüyor. Oysa ki elimizi kullanmamýz insanlaþmamýzýn ilk adýmýydý. Bugün ise insansýzlaþmamýzýn göstergesidir. Akýl ise devre dýþý kalmýþ, akýl tutulmasý olmuþtur. Ýnsanlar artýk akýllarýný kullanmayarak iç güdüleriyle hareket etmektedirler. Artýk alet tutan elimiz yok, ellerimiz sadece silah tutuyor veya tutturuyorlar, artýk aklýmýz yok, çünkü hiçbir þeyi düþünmüyoruz veya düþündürtmüyorlar. Ama dilimiz var, hem öyle az buz da deðil, konuþa konuþa hipertrofiye uðramýþ bir dil. Þiddetin, savaþýn çýðýrtkanlýðýný yapan bir dil bu. Ulusal ya da uluslararasý sorunlarýný dayatma, þiddet ve güç kullanma gibi faþizan yollarla çözmeye çalýþan bir devlet giderek bir þiddet toplumuna dönüþmüþtür. Þiddet þiddeti doðurmuþtur. Bugünkü geldiðimiz nokta budur. Þiddet ülkenin her alanýna yayýlmýþ durumdadýr. Çünkü iktidarýn dili ayný zamanda þiddetin dili olmuþtur. Bu dil hasta ve yakýnlarýný hekimlere ve saðlýk çalýþanlarýna, öðrenci ve velileri öðretmenlere, vatandaþý sanatçýlara karþý kýþkýrtan, kendi ülkesindeki þiddet yetmiyormuþ gibi ayný etnik ve dini temele dayanan komþu ülke halkýna karþý ayný dili kullandýðý kýþkýrtýcý bir dildir. Bu dil þiddet ve savaþýn dilidir. Oysa ki biz barýþýn, kardeþliðin ve özgürlüðün dilini kullanmalýydýk. milyonlarca yýlýn beklentisi sonucunda ne dünyamýz böyle bir dünya, ne ülkemiz böyle bir ülke, ne elimiz silah tutan bir el, ne beyinsiz bir aklýmýz, nede insanlýðýmýz böyle bir insanlýk olmalýydý. Þu an insanlýk adýna, hekimlik adýna, Ersin Arslan’ýn adýna tam bir hüsraný, yýkýmý ve acýyý yaþýyoruz.

KAYNAKLAR
Orhan Hançerlioðlu. Düþünce Tarihi. Remzi Kitabevi, Ýstanbul, 1999

DR. ALÝ ÝHSAN ÖKTEN(Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmaný)

Göðüs Cerrahisi Uzmaný Dr. Gökalp GÜZEL'in Katkýlarýyla...


Gaziantepli Ünlü Ýþadamý Ahmet Tatar Hayatýný Kaybetti

Elazýð depreminde ölü sayýsý 39’a yükseldi

TEMA Vakfý’nýn kurucusu ve Onursal Baþkaný Hayrettin Karaca yaþamýný yitirdi.

Kýþ Aylarýnda Cildiniz Ayrý Bir Özen Ýster

SAÐLIKTA ÞÝDDET DURDURULMALIDIR!

Sünnet Hakkýnda Merak Edilen Her Þey!

BU BESÝNLER GRÝP VE SOÐUK ALGINLIÐINA ÝYÝ GELÝYOR

KAPAK TAMÝRÝ KOLTUK ALTINDAN YAPILDI 2 HAFTADA SEFERLERE BAÞLADI

8 yýl ücretsiz kolej eðitimi için Darüþþafaka sýnavý 31 Mayýs’ta

KADINLIÐIN SONU DEÐÝL, SAÐLIKLI BÝR YAÞAMIN BAÞLANGICI: HÝSTEREKTOMÝ

2020'ye en çok sigara içilen 40'ýncý ülke olarak giren Türkiye'de hedef tütünsüz yaþam

Hasta yakýný saðlýk teknikerinin elmacýk kemiðini kýrdý!

Zengin dilenci yine ortaya çýktý! Þimdi de Gaziantep’te….

Özel Gaziantep Anka Hastanesi’nde gerçekleþtirilen baþarýlý ameliyatla saðlýðýna kavuþtu.

Gaziantep'te Ebeveynlere Cihaz Desteði Verildi

HAMÝLELÝKTE DOÐRU SANILAN 10 YANLIÞ!

Kýþ aylarýnda uyuza dikkat!

Gaziantep'te trafik kazasý: 3 yaralý

MEDÝCAL PARK’TA DÜNYAYA GELEN PREMATÜRE BEBEKLER BULUÞTU

Organ Baðýþý ve Farkýndalýk

Prematüre bebeklerde BESLENME SORUNLARI

ANKA HASTANESÝ DESTEÐÝYLE NRP EÐÝTÝMÝ

LÝPOSAKÞIN UYGULAMASI ÝLE ÝNATÇI YAÐLARDAN KURTULUN

PREDÝYABET OKULU HÝZMETE AÇILDI

GAÜN Hastanesi’nde “Dünya Diyabet Günü” Etkinlikleri

BÜYÜKÞEHÝR HASTANESÝ 3 MÝLYON KÝÞÝYE SAÐLIK HÝZMETÝ VERDÝ

14 KASIM DÜNYA DÝYABET GÜNÜ

Kýz çocuklarý için HPV aþýsýnýn önemi

ANKA Hastanesinde Yeni Görevlendirme

ÖZEL MMT AMERÝKAN HASTANESÝ’NE YENÝ GENEL MÜDÜR

Gözlükevi, hizmete girdi.

SAÐLIÐINA KAVUÞTURDUÐU LÖSEMÝLÝ ÇOCUKLARLA YILLAR SONRA BULUÞTU...

HATEM’DE OBEZÝTE CERRAHÝSÝ ÝLE SAÐLIÐINA KAVUÞTU

10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA TÖRENÝ

ORGAN BAÐIÞINI ARTTIRMALIYIZ..!

DEVA ÖZEL AMBULANS SERVÝSÝ

Estetik Bölgede ÝMPLANTOLOJÝ

SANKO ÜNÝVERSÝTESÝ 2018 – 2019 AKADEMÝK YILI AÇILIÞ TÖRENÝ

MEDÝCAL PARK GAZÝANTEP HASTANESÝ’NÝN KALÝTESÝ TESCÝLLENDÝ

DÜNYA’DA 5.VAKA

İLETİŞİM

  SaÄŸlık Dünyası Dergisi
Gazimuhtarpaşa Bulvarı Efes İşmerkezi Kat 3 No 8 Şehitkamil/ Gaziantep
  SMS Message
  0536 233 91 01
  info@saglikilan.com