18 Mart 2017 tarihinde televizyonlarda, gazetelerde küçük pontular ile bir haber geçti. Tabii ülkemizin yaný baþýnda bir savaþýn devam etmesi, 16 Nisanda referandum, Ýç ve dýþ basýndaki yoðun tempodan birçoðumuzun gözünden bu haber kaçtý.
Haberde Amerika’nýn Michigan eyaletinde araba parçalarý üreten fabrikadaki robot, kontrolden çýkmýþ ve 57 yaþýndaki teknisyen kadýnýn kafatasýný ezmiþti. Ýlk okuduðumda dehþete kapýldým. Ama þöyle bir bakýnca haberin pek de ilgi çekmediðini fark ettim. Hâlbuki robot ile çalýþanlarýn olmasý gereken bölme arasýnda kapý olduðu ve bu kapýnýn nasýl açýldýðýnýn anlaþýlamadýðýný da yazýyordu. Bu da durumun daha da vahim olduðunu gösteriyordu. Bu olay robotlarýn geleceðini, yavaþ yavaþ yapay zekâya evrildiði gerçeðini görmemiz gerektiðini, hayatýmýzdaki rollerini ve geliþimlerinin tekrar gözden geçirilmesi gerçeðini bir kez daha ortaya çýkarýyordu.
Þimdi yapay zekâ ne demektir, öncelikle buradan baþlayalým. Kelime anlamlarýndan yola çýktýðýmýzda Türk Dil Kurumu Yapay kelimesini; Doðadaki örneklerine benzetilerek insan eliyle yapýlmýþ veya üretilmiþ olan, suni… Diye tarif etmektedir. Zekâyý ise; Ýnsanýn düþünme, akýl yürütme, objektif gerçekleri algýlama, yargýlama ve sonuç çýkarma yeteneklerinin tamamý olarak tanýmlamaktadýr. Bir bütün olarak ele aldýðýmýzda da canlý organizmadan faydalanmadan tamamen yapay araçlar ile meydana getirilen aletlerin (robotlarýn) insana has hissetme, karar verme ve öngörüde bulunma gibi özelliklere sahip olmasý þeklinde özetleyebiliriz.
Yapay zekâ kelimesi ilk olarak 1943 yýlýnda Almanlarýn meþhur enigma þifreleme makinelerini çözen Ýngiliz kriptolog olan Alan Turing tarafýndan kullanýlmýþ ve büyük ilgi görmüþtür. Yýllar içerisinde bilim adamlarýnýn ilgisini çekmiþ olan yapay zekâ ile ilgili çalýþmalar arttý. Kitaplar yazýldý, araþtýrmalar hýzlandýrýldý. Önceleri insanlara yardým etmesi için yapýlan araþtýrmalar sonucunda evlerde yardýmcý robotlar, ameliyatlarda kullanýlan robotlar, endüstrileþmede kullanýlan robotlar ile beraber insanýn her zamanki gibi doyumsuzluðu burada da ortaya çýktý. Ve bizler farkýna varmadan ufak ufak hayatýmýza girdi. Televizyon, bilgisayar, derken bireylerin ayrýlmaz bir parçasý olan cep telefonlarý ile her anýmýzda yanýmýzda oldular. Apple Siri, Google Now, IBM Watson, Microsoft Cortana ve daha birçok uygulamalar ile tanýþtýk. Bu da yetmemeliydi ki, yetmedi de. Artýk insana ihtiyaç duymadan arkadaþlýk edebileceðin robotlar, savaþacak, uzaya gidecek robotlar geliþtirilmeye baþlandý.
Bilim adamlarý teknolojinin ne kadar geliþtiðini kanýtlamak için Dünya satranç þampiyonu Garry Kasparov ile bir maç yapmak istediler. IBM tarafýndan geliþtirilen saniyede 200 milyon pozisyon deneyebilen ve adýna Deep Blue (Derin Mavi) ismi verilen bilgisayarý ürettiler. 1996 yýlýnda. 6 maçlýk seride kasparov kazanýnca, 1997 yýlýnda ikinci maç düzenlendi. Ve insan üretimi bir bilgisayar ilk defa dünya satranç þampiyonunu yendi.
Yapay zekâya bu kadar raðbet varken sinemanýn ilgisiz kalmasý beklenemezdi. Ex machina, Ben robot, yapay zekâ, Matrix, yine çok ses getiren Transcendence (üstünlük) filmleri yalnýzca bir kaç tanesi… Ýnsanlar önce hayal ederler, sonra acaba deyip denemeye baþlarlar. 90’ lý yýllarda çekilen filmlerde kullanýlan fotoselli kapýlar, görüntülü telefon konuþmalarý… O zamanlar ne kadar da ütopik geliyordu deðil mi? Ama þimdi o zamanda kullanýlan birçok teknolojiyi günlük hayatýmýzda rahatlýkla kullanýyoruz.
Dünyanýn önde gelen bilim insanlarýndan Stephen Hawking 2014 yýlýndaki bir söyleyiþinde Transcendence (üstünlük) filmine atýfta bulunarak; Yapay zekâya dikkat çekmiþ ve insanlýðýn sonunu getirebileceði uyarýsýnda bulunmuþtur. Yapay zekânýn zamanla kendisini geliþtirebileceðini hatta yeniden biçimlendirebileceðini belirtiyor. 100 yýl içerisinde yapay zekânýn dünyamýzý iþgal edeceðini bile iddia ediyor. Yine günümüzün ünlü mucit ve giriþimcilerinden Elon Musk, yapay zekânýn bir gün insanlara karþý ayaklanma ihtimalini þimdiden düþünmemiz gerektiðini söylüyor. Bill Gates ise insanlarýn yapay zekânýn geleceði hakkýnda neden kaygýlý olmadýklarýný anlayamadýðýný itiraf etmiþtir. Yapay zekânýn en önemli isimlerinden biri olan Yann LeCun yapay zekâ konusunda yapýlan araþtýrmalarýn sýnýrlandýrýlmasý risklerin yeterince deðerlendirilmesi gerektiðini vurgulamaktadýr. Yapay zekâya olan ilgi artýnca 1970’lerden sonra uluslararasý bioetik düzenlemeleri yapýldý ve araþtýrmacýlar etik kurallar çerçevesinde hareket etmeye davet edildi. Ama düzenli ve kararlý denetim ve yaptýrýmýn olmadýðý bu kurallara ne kadar uyulacaðý da meçhuldür.
Bence kontrollü yapýlan çalýþmalar ve geliþtirilen makineler insanlýk için çok yararlý olacaktýr. Fakat cümlemin baþýnda belirttiðim “kontrollü olmak” kelimesi hayati önem taþýmakta. Bu kontrolü kim yapacak, nasýl yapacak. Art niyetli insanlar bu teknolojiye sahip olduðunda oluþabilecek hasarý kim engelleyecek. Genellikle önce insanlýðýn hizmeti için yapýlan icatlarýn namlularý zamanla insanlýða dönmüþtür. Zaten yeterince dünyamýza zarar veriyoruz. Bu zararlar hem devletler bazýnda hem de bireyler bazýnda durmadan devam ediyor. Birgün geliþtirilen yapay zekânýnda baþýmýza bela olmayacaðýný kim garanti edebilir. Mehmet SEÇÝLMÝÞ